Tursuz İtalya - Milano

TURSUZ İTALYA TURU
Bireysel İtalya Turu - Milano
Bireysel İtalya Turu (Milano-Verona-Venedik-Floransa-Roma)
Sayfadaki linklere tıklayarak ilgili konuya gidebilirsiniz.

➭ MILANO ➭ VERONAVENEDİK ➭ FLORANSA ➭ ROMA ➭

Sabiha Gökçen den kalkacak Milano uçağımız 09:40 da olmasına rağmen 06:30 gibi pasaport kontrolünü geçmiştik. Malum olaylar, ohal filan, erkence gidelim dedik. THY de sağolsun 1 saat rötar yapınca bol bol freeshop da gezip, rahat rahat kahvaltımızı yaptık 😐

Freeshop da sevcanın kendini kaybetmesi & Milano Centrale tren istasyonu
Milano'ya yaklaştığımız da hava açıktı ve pencereden Garda gölü net bir şekilde seçilebiliyordu. Malpensa hava alanına indiğimizde, yaklaşık 15dk uçak içinde otobüs bekledik. Milletin yer kapmak için mücadele ettiği otobüsümüz bizi alıp 30 metre ilerideki kapıya götürdü. Tekrar üst araması için kemer, saat vs çıkarıp 15-20 dk aranma sırası bekledik. Baya da titiz arıyolar.


 Burayı geçince de pasaport kontrol sırasına, non-eu yazan (avrupa birliği vatandaşı olmayan) bize özel alanda :) sıramızın gelmesini bekledik. Pasaport kontrol memuru yakışıklı karizmatik eleman hiç bir soru sormadan onayladı pasaportlarımızı, sonra da bavulları beklemeye başladık.

sabah mükemmel bir kahve kokusuyla uyandığımız odamızın manzarası..
Amcanın birine Malpensa Express'i sordum. Sonra da otomattan iki kişi için 26 euroya Milano Centrale tren istasyonuna bilet aldık. Tren istasyonuna varmamız 1 saat kadar sürdü. O yüzden hem daha ucuz olan hemde 45 dk da varmayı taahhüt eden otobüsleri tercih edin derim. Tren yolculuğu telefonun internete bağlanma sorununu çözmeme yaradı gerçi. Dolaşıma açık olmasına rağmen uğraştırdı biraz. Gitmeden bunu da araştırmaya çalışın.

Milano Centrale tren istasyonu içerisinde çok sayıda mağaza ve restoranların bulunduğu, etkileyici mimarisiyle tarihi bir yapı, bizde iner inmez cibiamo adlı mekanda ilk pizzamızı yiyelim dedik. 

Milano Metrosu (3 Nolu Sarı Metro Hattı) Harita da duomo/merkez güneyde kalıyor.

Tren istasyonundan çıkınca otelimiz Hotel NewYork direk görülüyordu, yolu geçip otele yerleştik. Booking rezervasyon çıktısını verdim, kahvaltı saatini, wifi şifresini vs verdiler ve odamıza kadar eşlik ettiler. Odadan çıkarken bilmeme rağmen Duomo'ya nasıl gideriz diye sordum, eleman milano haritası açıp yürüyerek, metroyla veya tramvay la nasıl gidildiğini anlatıp, gezip-görülesi yerleri harita üzerinde tek tek işaretledi sağolsun.

Bundan sonra da kaldığımız tüm otellerde de haritamızı alıp, önemli noktaları işaretlemelerini rica ettik, zaten genelde istemeden yaptılar. Telefonlar da harita olsada, harita da işe yarıyor 😀

İngilizce dil seçeneği olduğundan otomatları kullanmak çok basit, next next hepsi bu :)
Metro hemen tren istasyonunun önünde, sarı renkli 3 nolu metro hattı ile Duomo 4 durak ilersi. Biletler otomatlardan alınıyor ve çıkışta da okutulduğu için kaybetmemek lazım, hangi metro hattında olduğunuzu renklerden de anlayabiliyorsunuz, yukarda gördüğünüz gibi durak sarı renkte.

Duomo di Milano  (Müthiş bir mimari, her yanı ayrı bir detay, ayrı bir sanat)
Ve metro dan çıkar çıkmaz Piazza del Duomo daki yapımının 500 yıl sürdüğü anlatılan Duomo Di Milano karşılıyor sizi. Katedral tam anlamıyla nefes kesici.

(Piazza=meydan / Duomo=şehrin en büyük/görkemli katedrali)

 Wikipedia dan katedral hakkında biraz bilgi okuyup, içeri giremeyeceğimize de emin olduktan sonra (saat 18 i geçmişti) etrafında bir tur atıp olabildiğince her detayını görmeye çalıştık, ama bak bak bitmiyor detaylar..

Ardından meydanın solundaki Galleria Vittorio Emanuele II pasajına/avm sine girdik. 

Sağ üstteki resim Galleria'nın turist aksiyonu, cam kubbenin altındaki o oyukta topuğunuz üzerinde 3 tur dönmenin bereket/şans getirdiğine inanılıyor :) 

Spontini & Leonardo Da Vinci Anıtı & SPQR(sıkça göreceksiniz bu yazıyı)
Galleria'nın sağ taraf çıkışında (tam burda) pizzacı Spontini şubesi var, bira+şeçilen pizza 6-7 euro gibi birşeydi, alıp ayak üstü yiyip gidiyorsunuz, pizzanın kalın gözüktüğüne de bakmayın çok lezzetli, hamuru ağızda dağılıyor, hem ucuz, hem hızlı. Karşısında da Mcdonalds var.
içerde de varmış resim :)
Pasaj aynı zamanda piazza del duomo ile meşhur la scala tiyatrosunu bir birine bağlıyor. Tiyatro binasını gezmek isterseniz bir müzesi de var.

Milano sokaklarında gezmece & Sevcanın alışveriş halleri

Duomo ile Sforzesco Şatosu(Castello Sforzesco) arasındaki cadde en canlı yerlerden. Ayrıca alışveriş için uygun mağazalar da var. Carpisa ve decathlon'u ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Decathlon dan 38 euroya skechers ayakkabı almıştım, kapatıyoruz diye kovalamasalar 6-7 euroya adidas şortlar filan vardı, hiç olmadı 0.50 euroya su almak için bile girilir :)


İtalya da Dondoli(San Gimignano) den sonra yediğimiz en güzel gelato(dondurma) burdaydı. Grom'un her yerde şubesi olsa da diğerlerinde bu tadı bulamadık(yada bize öyle geldi:)
Gelato dondurmanın çok daha lezzetli hali, kahveliyi deneyin mutlaka..

Kaleye doğru giderken aşağıdaki havuzun önünde oturduk biraz, bi çekik gözlüye o resmi çektirip etrafı seyrettik. Bisiklete binen, yürüyüş/koşu yapan bir sürü insan gördük, taktir ettik Milano luları.
Vucutlar fit, saçlar, giyim filan şekil. Gerçekten genel olarak bakımlı millet..  resimlere bakıp hani neresi bakımlı bunların demeyin, resimdekiler tüm italya birlikte gezdiğimiz turist yumağı :)



Sforzesco Şatosu(Castello Sforzesco) veya kalesinin avlusuna giriş ücretsiz, kalenin içerisinden geçip Parco Sempione'ye(şehir parkına) çıkılıyor. Keşfetmek isterseniz kalenin içinde çeşitli müzeler var. Eğer vaktiniz bolsa, park içindeki Arco Della Pace (şehir kapısını, tam arkamda) yakından görüp, Torre Branca'ya çıkabilirsiniz. Biz kaleyi ve parkın bir kısmını gezip geri döndük.

Parco Sempione
Duomo'yu karşınıza aldığınız da solundan devam eden cadde de(Corso vittorio emanuele II) oldukça canlı ve devamında lüks mağazaların yer aldığı caddeler başlıyor. (Via Monte Napoleone vs) Bu caddelere ve vitrinlere şöyle bi göz atıp sokaklarda kaybolduk. (kayboluş rotamız :)

Saat akşamın 10 unu bulduğundan merkezi yerler dışındaki sokaklar ve caddeler baya tenhaydı. Milano da olsa gecenin tenhası ürkütüyor ister istemez(üzerimde bi ton euro :)


Sonunda tramvay geçen bi 4 yola çıktık, Durakta sorcak kimse olmadığından, Here Maps den Duomonun yönüne bakıp ya bismillah diyerek biletsiz miletsiz bi tramvaya bindik, neyseki yönümüz doğruymuş, 2 dk sonra Duomonun önünde indik, böylece ilk günden ilk kaçak yolculuğumuzu yaparak Türk'ün gücünü Milano'ya göstermiş olduk :))


Parco Sempione de yaşlıların dans ettiği bir eğlence çadırı..

Metroya binip eve dönmeden önce Piazza del Duomo da bi yorgunluk kahvesi içelim dedik, tişörtüm de ki istanbul yazısı Türkçe bilenleri bize çekiyor, zaten giyme amacım da buydu, bizden olan öne çıksın hesabı. Kafedeki garson "ooo selamın aleyküm arkadaş, nasilsin, hoşgeldin" diye karşıladı bizi.. "Biri bana teşekkür etti, ben nedemem lazım" diye soruyor, çat pat konuştuk baya, niye Türk kahvesi yok menüde diye bozuk attım :) Her ne kadar İtalya kahvenin anavatanı dense de, kahveyle tanışmaları İstanbula gelen Venedikli tüccarlar vasıtasıyla, bizden yaklaşık 100 yıl sonra 😎


Otel deki kahvaltımız, evet aynen gidenlerin anlattığı gibi.. turtalar, kekler ve kuruvasanlarla dolu. Bonus olarak haşlanmış yumurta da vardı ama önceden soyulmuş ve soğumuş haldeydi..Bu önceden soyulup soğumuş yumurta olayını diğer otellerde de gördük, demek ki burda adet böyleydi ve halis buna çok da fazla direnemezdi..

Kahvenin yanına da buz gibi süt koymuşlar diye söylendim ama sonra baktım ki genel olarak heryerde bu böyle, sütü ne kadar çok koyarsanız kahveniz o kadar soğuyor. Bende ılık kahve/çay vs içemediğimden azalta azalta 4. gün bıraktım kahveye süt eklemeyi, daha da sütlü içemiyorum :)

Sokakta yatan evsizler, decathlonda ki ayakkabı fiyatları ama galiba okunmuyor, tren halleri..

Milano Centrale den 09:35 de trenimiz var Verona'ya, otele ödememizi yapıp çıkış yaptık, gara girip yukardaki panoda trenizimin hangi perona yanaştığına baktık, treni bulup, otomatlardan içeceklerimizi alıp Verona hakkında araştırmalara başladık. Her şehir için ayrı ayrı çıktılar hazırlamıştım..
Her yolculukta restoranta uğrayıp birşeyler atıştırdık, hem zaman geçiyor, hem hareket olsun..

Yolculuğa çıkacağımız son gün işten geldiğimde Sevcan'ı telaş içinde poğaça yaparken bulmuştum. Bi tepsi fırında birini yeni hazırlıyor filan. "Ne gerek var hayatım ya, alemsin" diye takılmıştım ama o poğaçaları hem günlerce kahvaltıda yedik, hem de geç saatte otel odalarında imdadımıza yetişti. Yolculuğun belki de en olmazsa olmazı o poğaçalarmış meğer, aklınızda olsun..

Diğer yazılar :

MILANO
VERONA
VENEDİK
FLORANSA
ROMA


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder